Sülükler, 15.000’den fazla türü bulunan Annelida filumundandır. Çoğu ektoparazit olup, kan emerek beslenen canlılardır. Bunların yaklaşık 650’den fazla türü Hirudinea sınıfındadır. Bu sınıfta genellikle deniz, tatlı su ve kara sülükleri yer alır. Bütün sülükler kan emici değildir. Bazı türleri omurgasızları, Annelida’ya ait diğer sınıfların bireylerini, salyangozları ve böcek larvalarını yerler. Kan emenler balık, kurbağa, kaplumbağa, salyangoz ve kabuklu su canlıları ile omurgalı hayvanlarda ektoparazit olarak yaşarlar. Omurgalıların hemen her grubu konakçı olmasına karşın, balıklar en çok saldırıya uğrayan gruptur. Sivrisineklere benzer şekilde, ağrı oluşturmadan deriyi ağızlarında yer alan üç adet çenenin üstünde bulunan keskin dişleriyle ensize ederek kan emmeye başlarlar ve salyasındaki çeşitli mediatörleri (lokal anestezik, histamin benzeri vazodilatatörler, pıhtılaşmayı engelleyici maddeler, yayılma faktörleri, antibiyotikler vb.) bu bölgeye salarlar.
Hastalıklarda tedavi edici özelliği bulunan sülüklerin birkaç türü olup H. medicinalis, Hirudo verbana bunlardandır. Bu sülüklere “tıbbi sülük” adı verilir.
Tıbbi sülüklerin birkaç türü olup, Türkiye’de H. medicinalis ve H. verbana’nın yaşadığı bilinmektedir.
Sülüklerin anatomisi dikkat çekecek derecede tek örnektir. Vücut tipik olarak dorso-ventral yassılaşmıştır. Segmentler anterior ve posteriorde çekmen biçimine dönüşmüştür. Anterior çekmen genellikle posterior çekmenden daha küçüktür ve üç çeneli ağzın etrafı çekmenle çevrilidir. Çenelerde bir sıra halinde dizilmiş 50-100 diş bulunur. Posterior çekmen, sekiz segmentin birleşmesiyle oluşmuş, disk şeklinde ve ventrale dönüktür, çekmenler yapışmaya ve harekete yardımcı olur. Vücutları daima sabit sayıda 34 segmentten oluşur. Sülüklerin ağzı ön uçta, ya bir çekmenin dibinde veya kaşık şeklinde bir üst dudağın altındadır. Sülüklerin vücudu muhtelif renklerde görünebilen ince ve düz bir örtü ile sarılmıştır. H. medicinalis’in sırtı bozumsu zeytin renginde olup, az çok belirgin altı tane boyuna uzanan kırmızımsı-sarı şeride sahiptir. Kenarlar açık zeytin rengindedir. Karnın her iki yanında düz siyah birer şerit bulunur. H. medicinalis’in sindirim kanalı florasında bir cins bakteri olan Aeromonas hydrophila bulunur. Bu ekstraselüler simbiontun emilen kanın sindirimine yardım ettiği, ürettiği antibiyotiklerle diğer bakterilerin ölümünü sağladığı ve diğer bazı faydaları olduğu bildirilmektedir.
H. medicinalis’in boyu 10-15 cm olup, 34 segmentten oluşur. Ağırlığı 3-6.5 g’dır. Vücut ağırlığının 3-10 katı kadar kan emer vücut ağırlığı arttıkça emdiği kan miktarı da artar ve bir yıla kadar beslenmeksizin yaşamını sürdürebilir. Yapılan bir çalışmada insandan kan emme süresi ortalama 68±26 dk; emilen kanla artan vücut ağırlığı %460 olarak bulunmuş, bu türün diğer bazı sülük türlerine göre (örn. Macrobdella decora) crude eksraktlarından daha fazla antitrombik ünit hirudin ihtiva ettiği bildirilmiştir.
Hermafrodit olan sülüklerin çoğu yaklaşık bir yıl kadar yaşarlar. Baharda yumurtadan çıkan sülükler, takibeden yılda olgunlaşırlar. Hayat devri, beslenme alışkanlıkları ile yaşam ortamına bağlıdır. H. medicinalis diğer türlere göre daha uzun yaşar. Bazı sülükler denizlerde olsa da çoğu akuatik türler yüzeysel bitki bulunan havuz, göl ve hafif akan çayların kenarı gibi tatlı sularda yaşarlar. Sülükler dünyanın her tarafına yayılmışlarsa da (kutup okyanuslarından çöllerdeki su kaynaklarına kadar) daha çok ılıman göl ve havuz sularında bulunurlar. Kuzey Amerika sülük faunasının çoğu Avrupa ile benzerdir. Ülkemiz, sülük türleri açısından dünyanın en zengin yerlerinden biridir. H. medicinalis ve H. verbana’ya yurdumuzda ve bölgemizde yaygın olarak rastlanmaktadır
Sülüklerin koku ve tat alma duyusu vardır. Görme ve işitme organı yoktur. Termoreseptör, baroreseptör sistemleri ve sonar donanımı mevcuttur.