Sülük Tedavisinin Tarihi

Geçmişe bakıldığında birçok hastalıkta veya insanların günlük çalışma şartlarında sülük tedavisinin büyük bir yeri vardır. Bilimsel araştırmalara göre sülük tedavisinin tarihi milattan önce üçüncü yüzyıla kadar dayanmaktadır. Yunancada Hirudoterapi olarak ta bilenen bu tedavi yöntemi eski çağ hekimleri tarafından devamlı uygulanmıştır. Eski şehir harabelerinde bulunan kanıtlara göre Hun İmparatorluğu lideri Attila savaşa girmeden önce askerlerine güçlerini kaybetmemeleri için sülük taktırırmış. Rusya da sülük tedavisi son 200 yıldan fazladır kullanılmaktadır. Mesela tarih araştırmalarında Napolyonun savaşlarda askerlerine uygulatmak için Rusya’dan milyonlarca sülük aldığı yazmaktadır. 1800 yıllarından itibaren Avrupa’da da kullanılan bu tedavi her geçen zaman diliminde yayılmıştır. Rusya da ilk kullanılmaya başlandıktan sonra Avrupa’ya her yıl 80 milyondan fazla sülük ihracı gerçekleşmiştir.

Sülük Tedavisi Hangi Hastalıklarda Kullanılabilir?

Vücudun hassas yerleri hariç birçok noktasına takılan sülükler onlarca hastalık için kullanılmaktadır. Yüksek tansiyon şikâyeti olanlar, kalp damarlarında tıkanıkları olanlar, vücuttaki kısmi felçlerde, basur tedavilerinde, böbrek iltihabı hastalıklarında, kellik ve egzamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca gözlerinde iltihap veya şaşılık olan kişilerde, sindirim sistemindeki bozukluklarda, eklem romatizmalarında ve solunum sistemi rahatsızlıklarında da sülük tedavi yöntemine başvurulmaktadır.

Sülük Tedavisinin Uygulanamayacağı Durumlar!

Sülüğün uygulanacağı bireyde kesinlikle kansızlık problemi olmamalıdır. Ayrıca kan sulandırıcı ilaç kullananlarında sülük uygulatmaması gerekir. Anemi rahatsızlığı olanlar, hemofili olanlarında sülük tedavisinden uzak durması gerekir. Cildin yumuşak bölgelerine, koltuk altındaki ve boyun altında yer alan önemli damarların üzerine ve avuç içlerine sülük uygulatmamak gerekir.

Tedavi Uygulama Aşaması Ve Dikkat Edilmesi Gerekenler   

Sülüğün uygulanacağı bölgenin mutlaka çok titiz bir şekilde temizlenmesi gerekir. Takılacak sülüğün daha önce kullanılmamış olmasında fayda vardır. Uygulanacak bölgeye sülük cımbız yardımıyla veya şırınga ucu ile tutturularak bırakılmalıdır. Sülüklerin baş tarafı tedavi edilecek noktaya yönlendirildiğinde hızlıca yapışmaya başlayacaktır. Sülük yapışmakta zorlanıyorsa farklı bir sülük denemenizde fayda vardır. Sülüğün yapışmasından itibaren tamamen şişene kadar beklenmesi gerekir. Kana doyan sülükler genelde kendiliğinden düşmektedirler. Düştükten kan çıkan bölge dezenfekte edilerek sargı bezi ile kapatılmalıdır.